Sivil Polis Vatandaşa Kimlik Göstermek Zorunda Mı?
Bir Gündüz, Bir Gece, Bir Sorunun Ardında
Kayseri’nin o sakin akşamlarından birindeydim. Gök, kırmızıya çalan mor bir renk almış, hafif rüzgar, çam ağaçlarının arasından uğuldayarak geçiyordu. Kendimi yürüyüşe çıkmaya zorlayarak, sokağın köşesindeki çay ocağından bir çay aldım ve yavaşça adımlarımı attım. Bu tür yürüyüşler, beynimi temizler, düşüncelerimi düzene koyardı. Ama o akşam, her şeyin bir anlamı olacağını hiç tahmin etmemiştim.
Birden, yanımda bir motor sesi duydum. O kadar yakın ki neredeyse kulağımın içinde çınladı. Hızla döndüm ve bir sivil polis aracı önümde durdu. İki polis, birden araçtan çıkıp yanıma doğru yürüdü. Biri, kollarını kasvetli bir şekilde sarmış, diğeri ise soğukkanlı bir tavırla bana doğru geliyordu. İçimden bir şeyler kıpırdandı. O an, gözlerimle bulduğum her detay beynime kazındı. Sadece birkaç saniye önce bu kadar sıradan bir sokakta yürürken, şimdi bu kadar dikkatli olmam gerektiğini hissediyordum.
Heyecan ve Korku Arasında
İlk kez, sivil polislerin kimlik kontrolü yapmaya kalkıştığını gördüğümde ne yapacağımı bilemedim. Biraz ürkmüş, biraz da şaşkındım. Kayseri’nin o bilindik, huzurlu ortamında, kendi kimliğimi göstermek zorunda kalmak, bana her şeyin ne kadar da garip ve yabancı geldiğini hatırlatıyordu. İşte o an, “Sivil polis vatandaşa kimlik göstermek zorunda mı?” sorusu zihnimde yankı yapmaya başladı.
Benim için, bir polisin bana kimlik sorması, resmi kıyafetleriyle bir otoriteyi hissettiren bir şeydi. Ama sivil polis, her şeyin daha karmaşık ve korkutucu hale gelmesine neden oluyordu. Zira sivil polisler, genellikle kimlik gösterme zorunluluğu olmadan vatandaşa yaklaşabiliyorlardı. O an, yalnızca kendi kimliğimi değil, sivil polislerin kimliğini de sorgulamaya başladım.
Yavaşça, o soğukkanlı polis, bana yaklaşarak, “Kimlik gösterebilir misiniz?” dedi. İçimden, “Kimlik göstermek zorunda mıyım?” sorusu geçerken, hemen kendimi toparladım. Bu soruyu sormanın, sadece duygusal bir tepki olduğunu fark ettim. Şu an olan, bana ne kadar da yabancı bir durumdu. Bu durumda ne yapmalıyım? Kimlik göstermem mi gerekiyordu?
Hayal Kırıklığı
O kadar yakın bir mesafede duran polise bakarken, gözlerimdeki hayal kırıklığını hissedebiliyordum. Bu, sadece bir kimlik kontrolü değil, sanki beni sorgulayan, beni bir yabancı gibi gören bir durumdu. İçimde bir gariplik vardı; bir haksızlık duygusu. Ben Kayseri’de doğmuş, büyümüş ve burada yıllarca yaşamış bir insanım. Neden bir yabancı gibi muamele görmek zorundaydım? Hayatımda ilk defa, içimde bu kadar derin bir soru işareti oluştu.
Evet, sivil polislerin kimlik sorması yasal olabilir, ama bu durumun yarattığı etkiyi anlamakta zorlanıyordum. Yine de, bir taraftan da o polisi kırmamak için, kimliğimi cebimden çıkardım. Ellerim biraz titriyordu; korkudan mı, yoksa bu durumu içselleştirememiş olmamdan mı olduğunu kestiremiyordum.
Umut ve Düşünceler
Sonra, bir anlığına rahatladım. Polis, kimliğimi aldıktan sonra sanki her şey normalleşti. Bir kez daha kayıtsızca yürüyebilirdim. Ancak, bu olayın etkisi uzun süre üzerimde kaldı. Bütün gece boyunca, polisin bana yaklaşma şekli, bana kimlik sorma nedeni ve bir anda hissettiğim yalnızlık düşündüm. Bu, bana, güvende hissetmediğim bir yerin bana ne kadar derin bir iz bırakabileceğini hatırlattı. Bir polis, kimlik sorma hakkını kullanıyorsa, bence biz de bu durumu doğru anlamalıyız. Ama ne yazık ki, o an, sivil polisin bana kimlik sorma gerekçesi, içimdeki belirsizliği daha da arttırmıştı.
Gecenin sonunda, Kayseri sokaklarında yürürken, bir yandan normal hayatın devam ettiğini, diğer yandan da her bireyin bir anda ne kadar yabancı olabileceğini düşündüm. Bu olay, yalnızca bir kimlik kontrolü değil, toplumsal bir meseleyi de gözler önüne seriyordu. Polisin amacının sadece kimlik kontrolü olduğunu kabul edebilirim, ama o anki hislerimi kimse anlayamazdı. Kimlik göstermenin ötesinde, bir toplumda güven, tanıdık olma duygusu ve insan olma hissi vardı.
Sonuç
Sivil polislerin vatandaşa kimlik sorma zorunluluğu, yasal bir uygulama olabilir. Ama içimde bıraktığı iz, ne kadar yasal olursa olsun, insanın kendini güvende hissedip hissetmemesiyle ilgili bir şeydi. O anki kaygım ve karmaşık duygularım, Kayseri gibi küçük bir şehirde bile bir birey olarak, zaman zaman ne kadar yalnız hissedebileceğimi gösterdi. Bu olay, bana kimliklerimiz ve toplumdaki yerimiz hakkında bir şeyler öğretti.